13 Mart Cuma günü seyahatten döndüm. Aynı gün okullar tatil oldu ve Corona virüs günleri başladı. Seyahatten yeni gelmiş olmanın getirdiği şaşkınlıkla, sürece alışmam daha uzun sürdü sanırım. Oturup yazmak hep aklımda olsa da hem zaman ve hem de motivasyon bulmam ancak bugün mümkün olabildi.
Önceki yazılarımın halen okunuyor olması beni motive etti ve bu süreçte yaptığım ve bana iyi gelen denenmiş uygulamalarımı paylaşmaya karar verdim. İşte Corona günlerinde deneyip iyi geldiğini tespit ettiğim herşey.
Beden ve ruh sağlığıyla ilgili takip etmekte olduğum uzmanlar, sağolsunlar bu döneme yönelik faydalı bilgiler veriyorlar sosyal medya üzerinden. Önemli virüs gelişmeleri hariç, doğruluğu bu aşamada pek de belli olmayan virüs yayınını izlemek yerine bu tavsiyeleri takip edip uygulamaya çalışıyorum. Favorilerim Prof. Dr. Osman Müftüoğlu ve Dr. Buğra Öktem; hergün Instagram’da birer video paylaşıyorlar. Hem kendimizi yalnız hissetmeye meyilli olduğumuz bu günlerde desteklerini yanımda bulmak, hem de tavsiyeleri uygulayıp faydalarını görmek bana iyi geliyor.
Zaten normale göre daha hareket edebildiğimiz bu süreçte, şeker ve unu mümkün olduğu kadar az tüketmeye çalışıyorum. Şekerli, unlu yiyecek hakkımı haftada bir kez ve gerçekten değecek lezzetlere kullanıyorum. Lezzetli ve sağlıklı yiyecekler hazırlayıp, tüm ev halkının bağışıklığını yüksek tutmaya gayret ediyorum. Tariflerin zor ve zaman alan cinsten olmamasına dikkat ediyorum; mutfakta zaman geçirmeyi tercih ettiğimiz zamanlar hariç.
Yaklaşık on gün evde kaldıktan sonra farkettim ki, çok sevdiğim “Groundhog Day” filminde Bill Murray’in oynadığı karakter gibi, her günü birbirinin aynısı şeklinde yaşamak beni depresif bir moda sokuyor.
Bunun üzerine, normal zamanlarda yaptığım gibi her güne hedefler yazmaya başladım. Bu dönem üniversitede ders vermiyorum ve tek işim yazı yazmak. Dolayısıyla takvimime yazdığım hedefler çoğunlukla kızlarımla, evle ya da kendimle ilgili yapmak istediklerim oluyor. Yine de her gün yeni hedeflerim olması ve bunları sırayla halletmek, bana hayat amacımı geri verdi.
Herkesin evde olması, kendime özel alanımı oldukça daralttı. Diğer aile üyelerinin aksine, ben evde çalıştığım için bir süre bocaladım. Ancak bir süre sonra, bir rutin oturtmayı başardım. Rutin yaratabilmek beni rahatlattı. Genelde bir günüm şöyle geçiyor: Sabah yaklaşık aynı saatte kalkıyorum, kızlarımın okulu başlayana dek onlarla ilgileniyorum. Onlar derse oturunca kapsamlı ve uzun bir kahvaltı ediyorum. Kahvaltımı ederken haberleri okuyorum. Daha sonra neredeyse hergün açıkhavada yürüyüşe çıkıyorum; rotamda toplu alan yok ve kimseye yaklaşmıyorum, kendi kendime sevdiğim müziği dinleyerek yürüyorum. Temiz hava almak ve hareket etmek iyi hissetmemi sağlıyor. Eve dönünce duş ve gündelik işlerin halledilmesi var. Geç kahvaltı ediyor olmam, öğlen öğününü atlayabilmemi sağlıyor. Öğleden sonra Türk kahvemi içiyorum.
Sonrasında motivasyon bulabilirsem eğer, bugün yaptığım gibi bilgisayarın başına oturuyorum ve yazı yazıyorum. Çocukların okulu bitince, hava güneşliyse balkona çıkıp oturuyoruz. Meyvelerini balkonda yiyerek dinleniyorlar ya da varsa ödevlerini yapıyorlar. Gençlerin sokağa çıkmasının yasak olduğu bu dönemde, güneşi, temiz havayı ve dış dünyayla gerçek anlamda bağlantıyı bulabilecekleri tek yer balkon. Akşam mutlaka salonda, masada hep birlikte akşam yemeğimizi yiyoruz, sohbet ediyoruz. Yemekten sonra LGS’ye hazırlanan büyük kızım derslerinin başına dönüyor. Küçük kızım ise hoplayıp zıplamaya devam ediyor. Çocukların okulu kapalı olsa da aşırı geç saate kalmamalarına özen gösteriyor, eşimle başbaşa zaman geçirmeye çalışıyoruz. Akşam yemeğinden sonra çeşitli bitki çayları demliyorum. Sakinleştirici ve yatıştırıcı oldukları için, özellikle melisa ve papatya çaylarını tercih ediyorum. Cuma ve Cumartesi akşamlarını farklı kılmak için ise genelde değişik kokteyl tarifleri deniyorum.
Yine faydasını gördüğüm bir başka uygulama ise evde egzersiz. Gün içinde salondaki yemek masasını, masa tenisi masasına dönüştürüp masa tenisi oynuyoruz. Uzaktan bağlantıyla yoga ve egzersiz yapıyoruz; yine birçok uzman sağolsunlar bu dönemde ücretsiz dersler düzenliyorlar ve videolar yüklüyorlar. Normal zamandan daha çok egzersiz yaptığımı söyleyebilirim. Özellikle yoganın, hem fiziksel hem de ruhsal faydasını görüyorum. Favorilerim, YouTube’da ücretsiz ve çok iyi egzersiz videoları paylaşan Pamela Reif; değişik süreler ve seviyelere göre programlarından birini durumuma göre seçiyorum. Bazen de kızlarımla birlikte yapıyoruz. Ayrıca normalde yogaya gittiğim Yoga Şala’nın hergün canlı yoga oturumları oluyor; günlük programı Instagram hesaplarında paylaşıyorlar.
Gece geç yatmamaya özen gösteriyorum. İşe gitmiyor olsam bile, düzenli saatlerde uyumak ve uyanmak iyi hissettiriyor. Uzmanları dinliyor ve iyi uyuyup, uykudan azami faydanabilmek için 23:00 gibi yatmaya ve 7-8 saat uyumaya gayret ediyorum. Şimdiye kadar hasta olmadım ve güçlü hissediyorum. İyi uykunun, dayanıklı ve tahammüllü olmamı sağladığını görüyorum.
Mahalle esnafından açık olanlardan alışveriş etmeye özen gösteriyorum. Hem karbon izim az oluyor, hem de küçük esnafı elimden geldiği kadar desteklemiş oluyorum. Ya biriktirip çıkıp alıyorum ya da eve sipariş veriyorum.
Ücretsiz birçok yayın, seminer ve eğitim oluyor. Bunları gördükçe, ilgilendiklerimi takvimime toplantı şeklinde not alıp katılıyorum. Şimdiye dek; Meleklerin Payı’ndan harika bir viski eğtimi, Edx’ten ‘Science of Happiness’ isimli ücretsiz bir seminer (Facebook hesaplarına videosunu koydular, ilgileniyorsanız seyredebilirsiniz) yakaladım ve Cirque de Soleil’den yine ücretsiz bir gösteri seyrettim. Sadece virüs günlerine özel olarak birçok kurum ve kişi ücretsiz yayınlar yapıyor; azami faydalanmak lazım.
Her dışarı çıktığımda, yakınımda oturan anneme ve babama uğruyorum. İkisi de altmışbeş yaşın üstündeler. Kapıdan ya da pencereden sohbet ediyoruz. İhtiyaçlarını kendileri eve sipariş vererek bir şekide hallediyorlar ancak asıl ihtiyaçları bizleri görmek ve sohbet etmek oluyor. Kızlarımla ise görüntülü telefon konuşması yaparak hasret gideriyorlar. Bazen bu süreç gerçekten morallerini bozabiliyor; dolayısıyla ilgimizi üzerlerinden eksik etmemeye gayret ediyoruz.
Fırsat buldukça arkadaşlarla görüntülü konuşup hasret gidermek de iyi geliyor. Ayrıca dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan arkadaşlarla görüntülü konuşuyoruz. Daha önce bunu yapmaya neredeyse hiç fırsat olmamıştı. Başka yerlerde neler olduğunu öğrenip birbirimize moral veriyoruz.
Bu dönem elbette bitecek, bu zor günler geride kalacak. Fiziksel ve ruhsal olarak, bu dönemden sevdiklerimizle beraber ne kadar sağlıklı çıkabilirsek o kadar iyi diye düşünüyorum. Bu yüzden benim işine yarayanları yazmak istedim. Umarım sizlere de iyi gelir. Belki de aynı “Groundhog Day” filminde olduğu gibi, kendi dışımızdaki dünyayı ve insanları önemseyen daha iyi bir versiyonumuza dönüşebilirsek bir sabah uyandığımızda bu virüs kabusu bitmiş olur! Kendinize iyi bakın ve sevgiyle kalın!
No Comments